Nelson Mandela çok büyük bir sırrı keşfetmiş ve ayrıca bu sırrı kendisine saklamamış, bizlerle de paylaşmış.
İnsanları etkilemenin, onları ikna etmenin ve onlara ilham vermenin en ama en önemli yolu kişilerin yüreklerine dokunmaktan geçiyor.
Hiç unutamam.
90’lı yıllar. Televizyonlarda şifreli yayınlar henüz yok. Futbolu ücretsiz TV’den mis gibi izliyoruz ve akabinde sabahları arkadaşlarla buluşup akşama kadar futbol oynuyoruz.
Çok güzel günler…
Kimin aklına geldi hatırlamıyorum ama mahalleler arası turnuva yapalım dedik. Takımlar kuruldu. Uydurma formalar hazırlandı.
Maçlar yapılmaya başlandı ama bizim durumlar pek iyi değil. Aslında arkadaşların her biri ayrı ayrı harika ama bir türlü takım olamıyoruz.
Sürekli kavga ediyoruz 😊
Komşu mahallenin takımıyla bir maçımız oldu. Bizi tarumar ettiler.
Ya ne yapacağız derken mahallenin abisi teknik direktörümüz gelin bakayım buraya diyerek çevresinde toparladı.
Öyle bir konuşma yaptı ki, biz sanki mahallemizin kurtuluş savaşını verir gibi savaşarak oynamaya başladık.
O anlar hiç aklımdan çıkmıyor. Az önce öldük bittik derken sanki görünmez bir el bizi arkamızdan itti. Kendimize gelmekle kalmadık. Adeta bir enerji yüklemesi oldu ve maçı kazandık.
Aslına bakarsak karşı takımı yenmemiz kâğıt üstünde pek de mümkün görünmüyordu ancak başarmıştık.
Bu bana hayatımın şu kısmına kadar unutmamam gereken bir ders olarak kaldı.
Demek ki olmaz denileni, yapılmaz denileni, mantığa aykırı mümkün değil kardeşim denileni, bunlar biraraya gelemez, beraber asla çalışamaz denileni yapabilmenin bir yolu vardı.
O yolun ismi, insanların yüreklerine dokunan hikayeler anlatmak.
Yüreklere dokunan bir hikâye anlatmak için sizlerle 3 öneri paylaşıyorum.
Peki bu öneriler dışında sizce başka neler olabilir?
Tavsiyelerinizi yorumlara yazar mısınız lütfen😊
コメント